Daha önceleri de yazmıştım, bizim bölgemizde en az 9 bin senedir fıstık ve zeytin yetiştirildiğine dair
Amerika’dan laboratuardan alınmış rapor var. Bu doküman gazetemizin arşivinde mevcut.
Prof. Dr. Engin Özgen, Kilis yakınlarındaki Oylum Höyük’te kazı yaparken mezarlardan aldığı toprak numunelerini Amerika’da bu konularda uzman bir laboratuara göndermişti.
Gelen rapor, bölgede en az 9 bin seneden beri fıstık ve zeytin yetiştiğini kanıtladı.
Karkamış kazılarında yapılan toprak incelemesinde ise 7 bin senedir fıstık ve zeytin ağaçlarının varlığı kanıtlanmıştı.

Haraç, fıstık üzerinden veriliyordu!.. 
Karkamış kazıları münasebetiyle Assur Karlı II Sargon’u ve Katuwa Sarayı’nı tanımış olduk.
Kazı Başkan Yardımcısı Hasan Peker Hoca’dan dehşet şeyler öğrendim! Hepsinin de belgeleri var.
Fıstık o zaman da önemli bir değer. 3 bin sene öncesinden söz ediyoruz.
Üretici halk Saray’a fıstık taşıyor. Bunun adına a) Haraç, b) Zorunlu hediye, c) Vergi deniyor.
Siz hangisini tercih ederseniz!
ll. Sargon, halkına adamları ile gönderdiği mesajında kendileri için iyi ve güzel şeyler yaptığını vurguluyor devamı için de halkın gönüllüolarak katkısını istiyor. Yani, almadan vermek Tanrı’ya mahsustur, diyor.
Halkta buna uyuyor ve üretimlerinin bir kısmını saraya hediye ediyor, zorunlu olarak!..
Artık nasıl olduğunu sormayın, kavlak fıstık mı? Boz iç mi? Kırmızı kabuklu mu? Her ne ise, sistem o zamandan bugüne benzer işliyormuş!
Fıstığın olduğu yerde mutlaka ambarcılar da vardı herhalde!
Vay canına! Ambarcılık da soylu meslekmiş meğerse!..