Popular Products
Fıstık, dünyanın bilinen en afrodizyak yiyeceği
Humeyni, “Bir fistık ağacı dikenin yeri cennettir” demiş.
İran’ın fistiık üretimi ABD’den sonra dünyada ikinci sırada.
Ben fıstığın insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilmiyordum. Elimde Amerika’nın en ünlü laboratuvarından ‘The Jackson Laboratory’ tarafından verilen bir rapor var.
Prof. Dr. Özgen Acar, Oylumhöyük’te kazı yaparken bir mezardan aldığı toprak numunesini Amerika’ya bu laboratuvara göndermişti.
Bu topraklarda 9 bin senedir fıstığın yetiştiğine dair bilimsel bulgulara dayanarak hazırlanan rapor benim portföyümde. Ama insanlık tarihi kadar eski olması tabii ki çok önemli. Ancak bu nasıl kanıtlandı, bilemiyorum.
Aklıma şöyle bir muziplik de gelmedi değil!
Acaba Adem babamız Havva Anamıza elma değil de fıstık mı verdi! Çünkü fıstığın cennet meyvesi olduğuna inanılır İran’da…
Hani Prof. Canan Karatay da, “Fıstık yiyin, fıstık gibi olun” diyor ya, bu durumda Havva Anamız belki de güzelliğini Antepfıstığına borçlu…
Fıstık, dünyanın bilinen en afrodizyak yiyeceği.
Amerika’daki bir üniversitenin 3 bin denek üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre antepfıstığı bir avuç tüketildiğinde viagra etkisi yapan dünyanın en mükemmel yiyeceği olarak tanımlandı.
Antepfıstığı ile ilgili çok sevindirici bir haber de Loma Linda Üniversitesi’nden geldi. Bu üniversite yapılan araştırmada, haftanın beş günü antepfıstığı yiyenlerin LDL kötü huylu kolestrolünde azalma saptamışlar. Bilindiği gibi kötü huylu kolestrol ilaçla tedavi edilemiyor.
İki ay önce de Penn State ve University of East Anglia uzman doktorlarından Prof. Dr. Sheila G. West’in antepfıstığının stres tedavisinde başarı ile kullanıldığını açıklamıştı.
Amerika’da başka bir araştırmada, on yıl boyunca takip edilen genç insanlara uygulanan diyette fıstık yiyenlerin strese karşı daha dayanıklı olduğu kanıtlanmıştı.
Mucize yiyecek fıstığın, iyi huylu kolesterolü (HDL) artırdığı, zengin ve faydalı mineraller içerdiği, zengin posası ile bağırsakları çalıştırdığı, B1 ve E vitamini içerdiği diğer bilinen gerçekler.
“Fıstık ağacı aynı insan gibidir. Aşırı susuzluk, aşırı sıcak, soğuk, yağmur ve rüzgardan çok etkilenir. Ürün vermez veya az verir.”
‘Cennet Yiyecekleri’ kitabının Amerikalı yazarı böyle diyor.
Hiç bir bitkinin yetişmediği, kıraç topraklarda, dağlarda yetişen fıstık ağacı, iş meyve vermeye gelince tıpkı insanlar gibi nazlanıyor. Humeyni boşuna dememiş: “Fıstık cennet yiyeceğidir. Eğer cennete gitmek istiyorsanız, fıstık ağacı dikin” diye.
Humeyni’nin bu yaklaşımıdır ki, İran’ı dünya fıstık üretiminde uçurmuştur! Yıllık 350-400 bin ton üretimiyle İran açık ara dünyanın en büyük fıstıkçısıdır.
Bizde de bir zamanlar fıstık ağacı çok kıymetliydi, adeta kutsaldı. Osmanlı zamanında fıstık ağaçları kanunla korunurdu. Bırakın dal kırmayı falan yaprağına bile zarar verseniz çok ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalırdınız.
Bakın, Gaziantep’in yetiştirdiği büyük yazar, merhum Şakir Sabri Yener eski Antebi anlatırken fıstığı ne kadar güzel ve zarif tarif ediyor: (*)
“Gaziantep’te fıstık ürünü bol olduğu yıllar, taze fıstık piyasaya yeni çıktığı günler, şehrin manzarası birden değişir. Her taraf bir renk meşheri olur. Bütün çarşı-pazar gül bahçesine döner. Kenti bir bayram havası sarar. Üretici sevinir, tüketici sevinir. Gelinlik kızlar gibi kırmızı mantolu fıstıkların yüzlerine bakmakla doyamaz insan. Türkiye’de hiç bir beldeye nasip olmayan bir görünüştür bu. Bir fıstık dört renktir: Kırmızı, boz, pembemsi, koyu yeşil...”
Antepfıstığının bu topraklarda varlığının en az 7000 yıl olduğu bilimsel olarak kanıtlandı.
Kilis’te Oylum Höyük kazılarını yapan arkeolog Prof. Dr. Engin Özgen, mezarlardan aldığı toprak örneklerini gönderdiği Amerika’dan gelen tahlil sonuçlarından bu topraklarda en az yedi bin yıldır zeytin ve fıstık ağacının olduğu anlaşılmıştı. Benzer bir araştırmada Kuzeydoğu Irak’taki kazı bölgesi Jarmo’dan alınan toprakların tahlilinden, fıstığın bölgenin MÖ 6750 senesine dayanan varlığını kanıtlamıştı.
Başkalarında olmayıp ta bizde olan antepfıstığının nimetlerinden yeterince faydalandığımız söylenebilir mi?
‘Damla sulama’ sistemine geçebilsek, ürünümüzü en az ikiye katlayacağız. Daha kaliteli ürün elde edeceğiz. Gerçi bu sistem uygulanmaya başladı ama hem yetersiz, hem de plansız.
Antepfıstığı neden çatlak değildir, sonradan elle çıtlatılır, hiç düşündünüz mü?
Allah vergisi diyeceksiniz, ama demeyin. Çünkü bilimsel olarak anlaşıldı ki, eğer fıstık bakımsızsa, örneğin yeterli sulama yapılamıyorsa, çatlak olmuyor. Yazımızın başında değindiğimiz gibi, fıstık aynen insan gibi, çok nazik ve kırılgan. Bakarsan, ilgilenirsen, gereğini yaparsan, hem çok ürün veriyor, hem de çatlak oluyor.
Daha antepfıstığının istatistiki verilerini bile düzenleyememiş Gaziantep’in henüz bu cennet yiyeceği konusunda kat edeceği çok merhale var.
Bütün bunlar bir tarafa...
Neden bu antepfıstığı bu kadar lezzetli?
Neden tercih ediliyor?
İşte burada ‘Allah vergisi’nden söz edebiliriz.
Antepfıstığına lezzeti veren, “Gece ile gündüz arasındaki ısı farkı”dır.
Yani, ısı farkı ne kadar çok olursa, fıstık o kadar lezzetli olur. Bu iklim de Allah vergisi değil de nedir?